Euro 2012 eleme gruplarının kuraları çekildiğinde ilk söylediğimiz şey, Almanya'nın liderlik için en büyük favori olduğu, ikincilik için de Türkiye, Belçika ve Avusturya'nın mücadele edeceğiydi. Yine de ikincilik için en büyük rakibimiz olarak içten içe Belçika'yı görüyoruz. Bunda Belçika ile 2010 Dünya Kupası eleme grubunda yine aynı grupta yer almamız ve iki karşılaşmada da mağlup edememiz önemli bir yer tutuyor şüphesiz. Her ne kadar günümüzde büyük turnuvalarda Belçika'yı göremesek de başarılı bir futbol tarihine sahipler.

1982'den başlayarak 2002 yılına kadar 6 Dünya Kupası'nada katılma başarısı gösteren Belçika 2002'den sonra düşüş dönemine girdi. Bu da onları yeni bir yapılanmaya gitmeye zorladı. Aime Anthuenis, Rene Vandereycken ve Dick Advocaat sırasıyla teknik adamlık görevini üstlense de hiçbiriyle istikrar sağlanamadı. K.V. Kortrijk takımını 14. sıradan alıp normal sezonu Standard Liege'in üzerinde 5. sırada bitirmesini sağlayan Georges Leekens bu başarısıyla federasyonu etkilemiş olacak ki takımın başına onu getirdiler. Şimdi de bu başarısını milli takımda da göstermek için mücadele ediyor.

Leekens'in elinde yeni bir yapılanmaya gidebileceği, genç ve yetenekli futbolcular bulunuyor. Almanya ve Türkiye maçları için açıkladığı kadroda 25 yaşının üzerindeki futbolcu sayısı yanlızca 5. Takım tecrübesiz olabilir fakat bir o kadar da dinamik ve güçlü fiziğe sahipler. Kazakistan karşısında ikinci yarı dökülen milli takımımız salı gecesi karşısında dirençli bir takım bulacak. Kazakistan maçında duran top hastalığımızın iyileşmediğini birkez daha gördük. Belçika'da ise bu hastalığımızı çok iyi değerlendirecek uzun boylu birçok oyuncu mevcut. Lukaku (1.91 m), Fellaini (1.94 m), Van Buyten (1.96 m), Kompany (1.93 m) bunlardan bazıları. Dirençli savunma ve orta saha oyuncuları rakibin her an pozisyon üretebilecek önemli oyuncularına baskı ve gerekirse faul yaparak durdurma yoluna gidiyor. Almanya karşısında en çok faul yaptıkları futbolcunun Mesut Özil olması da bunun kanıtı. Dembele ve Hazard gibi topla hızlı çıkabilen oyuncularıyla kontra atağı çok iyi uygulayabilen, etkili bir takım Belçika.

Bu kadar etkili bir takıma sahip olmalarının en önemli sebeplerinden biri de futbolcu devşirme konusundaki başarılarında saklı. Kadrolarında yer alan Lukaku, Vanden Borre ve Benteke Kongo, Dembele ise Mali kökenli. Bu gibi yetenekli futbolcular kulüplerinde yedek kalmıyor, düzenli olarak forma giyiyor. Örneğin 1990 doğumlu Benteke'yi yedek oturmaması için Mechelen'e gönderdi Standard Liege. Lukaku keza Anderlecht'e sürekli oynuyor. Bu yüzden böyle oyuncuları hem kulüpleri hem de uzun vaadede milli takımları kazanmış oluyor. Belçika liginde yer alan takımlar Avrupa ölçeğinde başarılar elde edemiyor fakat Belçika'da göze batan gençleri toplayan Hollanda takımları- özellikle Ajax- bu oyuncuları iyi bonservis ücretleriyle Premier Lig gibi önemli futbol arenalarına gönderiyor. Belki bir gün alıcı takımlar oyuncuları pişiren Hollanda'ya değil de bu futbolcuların asıl kaynağına yani Belçika'ya yönelir. Belçika'da kalan genç oyuncular ise formasını giydiği takımlarda forma şansı bulabiliyor. Yıldız oyuncu azlığı nedeniyle yetenekli gençlerin pişebileceği bir ortama sahip Jupiler Pro League. Bu yüzden ileride Hollanda aktarmalı değil, doğrudan büyük liglere oyuncu ihracatına başlayabilirler.

Sonuç olarak Belçika bu grupta başarısız olabilir fakat gelişimi dikkatle takip edilmesi gereken futbol ülkelerinden biri. Gelecek yıllarda adından söz ettirecek başarılar yakalayabilirler. Bunun için gereken potansiyele de sahipler. Gereken şey sabır, tecrübe ve takım olgusunu kazanmak. O yüzden şimdiden çok gelecek daha önemli Belçikalılar için...